07.04.2023 – Friday Khutba / Cuma Hutbesi
English
Topic: Itikaf: Time for Worship and Contemplation
Dear Brothers and Sisters!
We are approaching the last ten days of the holy month of Ramadan, which we spend with worship and obedience. Aisha (ra), said about the value and importance of these days: “The Messenger of Allah (saw) used to make an effort in Ramadan that is not seen in other months. In the last ten days of Ramadan, he would try harder. In the last ten days, he would revive the night and wake up his family (for the revival of the night).”[1]
Dear Brothers and Sisters!
In our authentic Islamic tradition, which is based on the Qur’an and Sunnah, there is a form of worship called Itikaf. Itikaf, as a word, means to wait in a place, to stop and to close oneself somewhere. We know that before the first revelation was revealed to the Messenger of Allah (saw), retreated to the cave of Hira and was busy contemplating. In other words, even before the first verses of the Qur’an were revealed, the Prophet (saw) needed Itikaf, that is, to be in a place alone and contemplate. Today, the first thing that comes to mind when talking about Itikaf is that a Muslim stays in a mosque for a while with the intention of worshiping. The legitimacy of I’tikaf is determined by the Qur’an and Sunnah. With the verse stating, “And do not have relations with them as long as you are staying for worship in the mosques.”[2] And Aisha (ra) mentioning that, “The Messenger of Allah used to perform I’tikaf in the last ten days of Ramadan. He continued this custom until his death. Then, after him, his wives entered i’tikaf.”[3]
Dear Jama’ah!
It is important for a person’s spiritual maturity to stay away from all kinds of lustful desires, even if they are for a certain period of time. In addition to Fard prayers, voluntary prayers are also important in this regard. An environment in which religious feelings and thoughts are experienced intensely, turning towards the Creator, gives people a deep spiritual horizon.
In this respect, I’tikaf is not a worship unique to the Islamic Ummah, but is a deep-rooted tradition practiced in various ways in almost all religions with a tradition of revelation; It is known as a sunnah that has been going on since the time of Prophet Ibrahim (as) and his son Ismail (as) in Islamic teachings. Allah (swt) mentions, “And [mention] when We made the House [i.e., the Kaʿbah] a place of return for the people and [a place of] security. And take, [O believers], from the standing place of Abraham a place of prayer. And We charged Abraham and Ishmael, [saying], “Purify My House for those who perform tawāf and those who are staying [there] for worship and those who bow and prostrate [in prayer].”[4]
Dear Brothers and Sisters!
Our religion does not order the believer to spend our lives in seclusion, to cut off contact with people, to fill our days with only certain acts of worship, and it does not even tolerate this. However, our religion recommends and encourages to be alone, to supplicate a lot, to recount, to think about our good and bad sides, to correct mistakes, and to devote oneself only to the Creator, even if once a year, especially in the last ten days of Ramadan. Being alone in today’s world is a blessing and i’tikaf is an opportunity to strengthen our spirituality. We should engage in itikaf if we have the means to and those who cannot find the opportunity should spend these days contemplating. Let’s take our Nafs into account more intensely within these times.
May Allah (swt) make us among his servants who benefit from the blessings of the month of Ramadan. Ameen.
Announcement:
The obligation of zakat is a worship that is fixed by verses in the Qur’an. Accordingly, our Allah (swt) has declared in Surah At-Tawba that zakat can be given to 8 classes. Zakat that is spent on places other than these 8 classes is not suitable for this purpose and is not considered as zakat in our religion. This situation must be taken into account by those who pay zakat. At the same time, when giving zakat, it should be stated that it is zakat.
[1] Buhari, Fadlü leyleti’l-kadr, 5
[2] Surah Al-Baqarah 2:187
[3] Buhârî, “İʿtikâf”, 1; Müslim, “İʿtikâf”, 5
[4] Surah Al-Baqarah 2:125
Türkçe
Konu: İtikaf: İbadet ve Tefekkür Vakti
Muhterem Müslümanlar!
İbadet ve taatlerle geçirdiğimiz mübarek Ramazan ayının son on gününe yaklaşmış bulunmaktayız. Bu günlerin taşıdığı değer ve ehemmiyet ile ilgili Hz. Âişe validemiz şöyle buyurmuştur: “Resulullah (sav) Ramazan ayında, diğer aylarda görülmeyen bir gayrete girerdi. Ramazan’ın son on gününde ise daha çok çaba gösterirdi. Son on günde geceyi ihya eder, ailesini de (gecenin ihyası için) uyandırırdı.”[1]
Kıymetli Müminler!
Kuran ve Sünnete dayanan sahih İslam geleneğimizde, İtikaf denilen bir ibadet şekli vardır. İtikâf, kelime olarak, bir yerde beklemek, durmak ve kendini bir yere kapamak anlamlarına gelir. Resulullah (sav)’e ilk vahiy nazil olmadan evvel, kendisinin Hira mağarasına çekilip tefekkür ile meşgul olduğunu biliyoruz. Yani Kur’an’ın ilk ayetleri inmeden önce de Efendimiz itikâfa, yani yalnız bir yerde bulunup tefekkür etmeye ihtiyaç duyardı. Bugün ise itikâf deyince akla ilk gelen, bir Müslümanın camide ibadet niyetiyle bir süre bulunmasıdır. İ‘tikâfın meşruiyeti Kur’an ve Sünnet ile sabittir. “Mescidlerde i‘tikâfta bulunduğunuz zaman kadınlara yaklaşmayın”[2] meâlindeki âyetle Hz. Âişe’nin, “Resûl-i Ekrem ramazanın son on gününde i‘tikâfa girerdi. O bu âdetine vefatına kadar devam etmiştir. Sonra onun ardından hanımları i‘tikâfa girmiştir”[3] şeklindeki rivayeti bunun delillerini teşkil eder.
Aziz Cemaat!
Baş döndürücü bir surette hızla akıp giden hayatın içerisinde, belli bir süre meşru bile olsa her türlü nefsani ve şehevî arzulardan uzak durmak, kişinin manevi olgunlaşması için önemlidir. Zorunlu ibadetlerin yanı sıra nafile ibadetler de bu konuda önem taşımaktadır. Dini duygu ve düşüncenin yoğun bir şekilde yaşandığı, mümkün olduğu ölçüde maddiyattan uzaklaşarak yüce yaratıcıya yönelinen bir ortam insana derin bir manevi ufuk kazandırmaktadır. Bu bakımdan itikaf yalnız İslâm ümmetine has bir ibadet olmayıp, vahiy geleneğine sahip hemen bütün dinlerde muhtelif şekillerde gerçekleştirilen köklü bir gelenektir; İslâmî öğreti içinde de Hz. İbrâhim ve oğlu İsmail zamanından beri devam edegelen bir sünnet olarak bilinir. Nitekim, “Biz Kâbe’yi insanlara toplantı ve güven yeri kıldık. Siz de Makam-ı İbrahim’den kendinize bir namaz yeri edinin. İbrahim ve İsmail’e şöyle emretmiştik: “Tavaf edenler, kendini ibadete verenler, rükû ve secde edenler için evimi tertemiz tutun.”[4] mealindeki ayet bir yönüyle buna işaret etmektedir.
Değerli Kardeşlerim!
Dinimiz Mümine ömrünü inzivada geçirmeyi, insanlarla irtibatı koparmayı, sadece belli başlı ibadetlerle gününü doldurmayı emretmez, hatta bunu hoş görmez. Ancak dinimiz yıl içerisinde, bir kere de olsa, özellikle Ramazan ayının son on gününde itikâfa çekilip, yalnız kalmayı, bol bol tefekkür edip, kendini hesaba çekmeyi, iyi ve kötü yanlarını düşünmeyi, hatalarını düzeltmeyi, kendini sadece Yaratana adamayı önerir ve buna teşvik eder. Günümüz dünyasında yalnız kalabilmek bir nimettir ve maneviyatımızı güçlendirmek için itikaf ibadeti bir imkandır. İmkânı olan kardeşlerimiz, camilerimizde itikafa girsinler, imkan bulamayanlar ise bugünleri Hak Tealayı tefekkürle geçirsinler. Nefislerimizi bugünlerde daha yoğun bir biçimde hesaba çekelim ve hayatımızın muhasebesini yapalım.
Allah bizleri Ramazan ayının feyz ve bereketinden istifade eden kullarından eylesin. Amin!
Hatırlatma: Zekât ibadeti farziyeti Kur’ân-ı Kerîm’de ayetle sabit olan bir ibadettir. Buna göre zekâtın 8 sınıfa verilebileceğini Rabbimiz Tevbe suresinde beyan etmiştir. Bu 8 sınıfın dışındaki yerlere sarf edilen zekâtlar hikmet ve amaca uygun olmadığından dinimizce zekât olarak değerlendirilmemektedir. Bu durum zekât mükellefi olan kimselerce mutlaka dikkate alınmalıdır. Aynı zamanda zekât verilirken bunun zekât olduğunun da belirtilmesi gerekir.
[1] Buhari, Fadlü leyleti’l-kadr, 5
[2] Bakara suresi2:187
[3] Buhârî, “İʿtikâf”, 1; Müslim, “İʿtikâf”, 5
[4] Bakara suresi 2:125